NIETZSCHE AĞLADIĞINDA BEN GÜLÜYORDUM








24 Ağustos 2011 Çarşamba

BARÇA'NIN ÇİFTLİĞİ ( LA MASİA )

     Dünya'da yetenekli bir futbolcu varsa, Barcelona'da, La Masia'dan yola çıkan bir çift göz emin olun onu takip ediyordur. Barça'nın maçlarını seyredenlere ''2060 yılının futbolunu oynuyorlar'' diye haykırtan da La Masia, çünkü o futbol, küçüklükten burada enjekte ediliyor. Bu gün Barcelona'da top koşturan çoğu futbolcu La Masia nın zorlu şartlarından çıkmadır. La Masia katalanca da çiftlik demek. Xavi'den Pique'ye, Fabregas'tan Messi'ye bir çok futbolcu bu çiftliğin ürünü. Kısacası Barcelona ihtiyac duyduğu bütün yıldızları bu çiftlikte yetiştiriyor. Geçen ay yeni binasına taşınmasının ardında eski hali müzeye dönüştürülmüştür.

     Barcelona'nın 50 milyona euroya yakın geliri var ve tabi aynı miktarda da gideri. Sizin anlayacağınız kazandığı her kuruşu yine futbol için harcayan bir klüp Barcelona. ( mes que un club )

     Çocuklar sokaklarda misket oynayacakları yaşlarda alınıp, getiriliyorlar La Masia'ya. Kapıdan içeri alınmak için iki şart var; 6 yaşından büyük olmak ve futbol için yaşıyor olmak. Bu çiftlikte çocuklar büyük bir disiplin içerisinde yetiştiriliyor. Çocuklara, Messi'nin deyimiyle; '' Orada çocuklara kazanmak için değil, iyi bir futbolcu olmak için oynamak öğretilir.'' felsefesine bağlı kalarak ahlaklı futbol nasıl oynanılırın mantığı aşılanıyor. Yani burada çocuklara hırslarını top oynamak için kullanmaları öğretiliyor. Kazanmaktan çok, iyi futbol oynamak her şeyden önemli La Masia'da.

     La Masia'dan çıkan 40 yetenek avcısı dünyayı her sene geziyor. Bazen Arjantin'in fakir mahallelerinde hiç bir umudu olmayan bir çocuk, bazen de futbol için canını verebilecek Afro Amerikan bir göçmen; bu seçimler yapılırken ırk,din,dil ayrımı yapılmadan tek kıstas futbol olarak dünyanın dört bir yanından yetenekli çocuklar bu gözlerin markajına takılıyor ve bir anda kendilerini La Masia denen bu çiftlikte buluyorlar. Tabi burası sadece bir başlangıç, Çocukları buraya girdikten sonra bekleyen her engel, aslında onlara Nou Camp'ın büyülü biletini kazanma fırsatı veren aşılması gereken amaçlardan başka bir şey değildir. Tabi Nou Camp' ın kapılarını aralamak sanıldığı kadar kolay değil! Çocukları bu çiftlikte çok zorlu bir program beliyor.

     Kısacası 4-4-3 töresine boyun eğmek zor zanaat. Messi olabilmek zor zanaat. Nou Camp' ı doldurabilmek zor zanaat. Ama imkansız mı? Asla!


17 Ağustos 2011 Çarşamba

ONLAR BENİM KAHRAMANIM

          Doğan Cüceloğlu'nun Remzi Kitabevinden çıkan bu eseriyle 2009 sonbaharı tanıştım. Rafta o kadar sönük duruyordu ki; yazarı tv programlarından tanımasam almazdım. Geçen yaz tatilde okuyabildim anca. Şimdi ikinci kez okurken bu yazıyı yazmakta şart oldu.

          Kitap Gültekin Yazgan ile eşi Tülay Hanım'ın akıllara durgunluk veren gerçek yaşam öyküsünü Doğan Cüceloğlu yorumuyla bizlere aktarıyor. Yalnız bunu sıradan bir yaşam öyküsü sanarsanız hataya düşersiniz. Kitabı okurken yer yer sıkılıyorsunuz ve itiraf etmeliyim ki okuması zor bir kitap. Fakat, sonunda farkına varacağınız gerçeklere ulaşmak pahasına, her kelimesi büyük bir sabırla okunası bir kitap.

          Bu kadar övülecek ne olabilir ki? Altı üstü bir kitap ve gerçek hayatlar. Gerçek hayatlarda, filmlerde ki gibi olağanüstü şeyler olmaz diye düşünüyor da olabilirsiniz. Eğer gerçekten böyle düşünüyorsanız bu kitabı okumadığınız içindir. Bu son kurduğum cümle biraz iddialı oldu ama sonuna kadar arkasındayım =))

          Ve kitabı şöyle özetleyeyim: Hayatınızda yaşadığınız zorlukları düşünün, en zor anlarınızı düşünün. Aşılmasını imkansız gördüğünüz kusurlarınızı düşünün. Bunlar hafızanızın bir köşesinde dururken şu soruya yanıt verin. Bir insan, ilk okul mezunu bir insan düşünün ki, 18 yaşından sonra sırasıyla orta okulu ve liseyi bitirsin, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne kaydını yaptırıp dereceyle mezun olsun, Enstürman çalmayı öğrensin, İngilizce konuşmayı öğrensin, Öğretmenlik yapsın. 18 yaşında aldığı bir kararla bir anda bunları çok kısa bir sürede başarsın. Bu mümkün mü? Eğer bunun mümkün olabileceğini düşünüyorsanız, bir de o çocuğun kör olduğunu düşünün...

                                           Gültekin Yazgan ve Tülay Yazgan

          Daha fazlası kitapta yer alıyor. Tüm bunları yaşarken elinden tuttuğu ve ömür boyu bırakmadığı eşi Tülay Yazgan'ın da hatıralarıyla bu yaşam öyküsü bizimde yaşamlarımıza ışık tutacak kadar berrak.

          Tüm bunları yaşarken Gültekin Bey'in karşılaştıkları zorluklar karşısında takındığı tavır kitabı okurken böyle insanların hala bir yerlerde yaşamış ya da yaşıyor olduğu gerçeğini yüzünüze tokat gibi çarparken, bir parça tevekkül derlemenize de yardımcı oluyor.

          Eğer hala apartmana girdiğinizde asansörün bozuk olduğundan şikayet ediyorsanız ve o merdivenleri çıkmak zorunda kaldığınız için, hayatın ne kadar zor olduğunu düşünüyorsanız, bu kitaba bir göz atın derim...


Not: Gültekin Yazgan'ın kendi kaleminden kendi hayatını anlattığı, Doğan Kitap'tan çıkma Kör Uçuş adlı eseride mevcut. Onuda kısa zamanda okumayı düşünüyorum. İyi Seyirler.