NIETZSCHE AĞLADIĞINDA BEN GÜLÜYORDUM








21 Ekim 2012 Pazar

Bir Bambudan Daha Fazlası Bir Dost (2)

     ''Her şey iki yaprakla başlamıştı...''

     ''Daha sonra devam ettirmeyi düşündüğüm hikayenin ilk cümlesi böyle başlayacak.''

     '' Bu başlangıç gün geçtikçe koca bir hikaye olacak.'' Demiştim 1 Nisan 2012 Pazar günü. 

     İşte o hikayenin devamı geliyor. Bambum bir hayli büyümüş haliyle tekrar karşınızda. Bu arada diğer yazı ve bambunun ilk gün ki, o iki yapraklı, soğuktan bitap düşmüş ve renginin sarıya çalan halini merak ediyorsanız buradan bakabilirsiniz.


     O günden beri 6 aydan fazla oldu ve bu süre içerisinde 2 yaprakla başlayan hikaye tam 20 yaprakla devam ediyor. Fakat, malum önümüz kış bu yüzden bambunun bu kışı en hafif şekilde atlatması için bakımının yapılması gerekiyor. Bunun içinse, Bu pazar günümün ilk saatlerini ''Hulk'' un ( Bambunun adı) bakımına ayırdım.

     Hulk'un kışı rahat atlatması için toprağının havalandırılması ve diğer bitkilerin kurumuş yapraklarının yardımıyla ev yapımı humuslu bir toprak hazırladım.


     Evet sayın rahmetli Ecevit'in meraklı bakışları arasında humuslu toprak hazırlıkları başlamış oldu...


     Saksının dibine bir sıra toprak yayıldıktan sonra kurumuş bitkilerin yapraklarını ve çiçeklerini toprağa seriyoruz.


     Ve üzerini tekrar havalandırılmış toprakla yeniden örtüyoruz.


     Bu ardında bambuyu özenle saksıya yerleştirip tekrar toprakla kenarlarını örtüyoruz.


     Elbette bu işlemin ardından kirlenen saksıyı özenle temizliyoruz.


     Ardından bu nokta çok önemli içme suyu ile toprak seviyesini geçene kadar suluyoruz. Burada içme suyu kullanıyor olmam benim Hulk'a gösterdiğim saygı ve değerin bir göstergesi. Bu nokta da Erikli kullanıp bambunuzu bir miktar da şımartabilirsiniz. =))

   
     Son olarak yeterince su doldurduktan sonra yaprakları nemlendirilmiş bir peçete ile silip yerine tekrar kaldırıyoruz. Hepsi bu kadar. Bir saatlik bir işlemin ardından Hulk artık kışı atlatmaya hazır.

     Hikaye elbette devam edecek...

     Bu arada yukarıda ki link'e tıklamaya üşenirseniz diye Hulk'u ilk aldığım zaman ki halini de altta görebilirsiniz.


   

14 Ekim 2012 Pazar

Sevgiliye Süpriz

     Filmlerde, kitaplarda ''Doğum Günü'' yaklaşan kız arkadaş, bir hafta kala huzursuzlanmaya başlar. Erkeğin bu huzursuzluğun sebebini bilse dahi, görmezden gelme hakkı vardır. ''Doğum Günü'ne'' Bir kaç gün kala ise, bu huzursuzluk iyiden iyiye surat asmaya döner.Erkeğin hala bu durumu görmezden gelme hakkı devam eder.

     ...Ve işte o gün geldiğinde, iyice yaşama küsen kadın tam da umudunu kaybettiğinde, beklenen ''Doğum Günü'' süprizi gelir. İki taraf içinde dört başı mamur bir mutluluk hakim olur. İlişkiye renk gelir. Dünya bir süre daha yaşanılabilir bir yer olmaya devam eder.

     Normal hayatta ise durum bundan biraz daha farklı gelişir.
     ''Doğum Günü'' ne 1 sene kalan kız: ''Aşkım seneye bugün yine doğum günüm.''
     ''Doğum Günü'' ne 6 ay kalan kız: ''Aşkım doğum günüme pek bir şey kalmadı''
     ''Doğum Günü'' ne 1 hafta kalan kız: '' Aşkım haftaya doğum günüm bana ne alacaksın, nereyi ayarladın?''
     ''Doğum Günü'' ne 3 gün kalan kız: '' Aşkım 3 gün sonra doğum günüm unutursan kafanı kırarım.''
     ''Doğum Günü'' ne 1 gün kalan kız: '' Aşkım ben alacağın hediyeyi seçtim, mekanı da ayarladım sen yorulma diye. Çıkarken kredi kartını bıraksan yeter.''
     ''Doğum Günü'' günü: '' Aşkım unutmamışsın'' :)

     Sonuç olarak biz erkeklerin de süpriz yapabilme özellikleri var ama, bir müsade etseniz..!

12 Ekim 2012 Cuma

PARKTAKİ YALNIZLIK (Afilli Huzur)

     Zaman geçmiyor bir türlü. Bir parkta oturmuş öylece zaman öldürmeye çalışıyorum. Kulağım bir taraftan sürekli telefonumda; çalacak mı diye bekliyorum. Amaçsız ve anlamsızca oturuyorum. Huzur buluyorum. 

     Ya telefon çalarsa birden ve huzurum kaçarsa? Tedirgin ve tetikteyim. Bu huzura kaptırmamaya çalışıyorum kendimi. Her an bozulabilir çünkü. Hazırlıklı olmaya çalışıyorum. Zaten böyle düşündüğüm için hiç bir duyguyu tam anlamıyla yaşayamadım hayatım boyunca. Her yaşadığım ve nefes aldığım zaman aralıklarında hep eksik bir şeyler oldu.

    ...Derken beynimin derinliklerinden, kulaklarıma şu soru fısıldıyor; ''Bu da mı sana yetmiyor?''

     İşte hayat birazda bu aslında. Bir parça huzur tahayyül edersiniz. Elde ettiğinizde ise, bir bakmışsınız ki; size yakışmamış, üzerinizde sırıtmış adeta. Öyle değil ama öyle olduğunu düşünürsünüz. Sonra da illaki birinin gelip onu elinizden alacağı korkusuna kapılırsınız. Çünkü siz delisiniz; tıpkı diğer tüm insanlar gibi...