NIETZSCHE AĞLADIĞINDA BEN GÜLÜYORDUM








17 Mayıs 2014 Cumartesi

KÖMÜR YARASI

     Sen daha ölmedin mi? Güzel ölüm var aşağıda diyorlar. Ekmek hayat kadar pahalıymış. Karbonmonooksit bir kere karıştı mı kanına, oksijene hasret gidermişsin. Ölümün adı yok, rengi yok, kokusu yok, anlayacağın tatlı geliyor. Nasıl tatlı gelmesin anlamıyorsun ki nasıl öldüğünü? Sessiz ölüm diyorlar bu cellada. Oraya ilk girdiğin günü hatırlıyorsun şimdi. Anlaman biraz zaman aldı ama sen aslında o gün ölmüştün. İlk girdiğin gün de biliyordun, bedeninin, naaşını yatıracakları sedyeden daha kıymetsiz olacağını. Böyle düşünmesen nasıl gireceksin sanıyordun ki o deliğe? Kızmıyorum sana, çünkü insan bazen mecbur olduğu için de ölür.

    Cenazen çıkarken yüzlerce kişi karşılayacak seni. Sakallı bir mebusun gözlerine bakacaksın. Sen öldün ama geride bıraktıkların için, çocukların için yalvaracaksın. O senin gözlerine bakabilecek mi Allah bilir?

    Üzülme kara gözlü, doğuştan olmasa da sonradan kara tenli olan adam. Çocukların bir şekilde büyüyecek. Yardım yağacak Soma'ya, tıpkı nisan da gelen sağanak gibi, bardaktan boşanırcasına yardım yağacak. Çocuklarının karnı doyacak, ama yüreklerindeki boşluk ne yazık ki, yüz yıl geçse de dolmayacak. Ne bekliyordun ki, ağzına kadar şehit dolu olan memleketinin topraklarında, baba şevkati bir kol saati etmiyor ki.

     Sen celladının kader olduğuna inanmıyorsun değil mi? İnanma sakın. Senin cellatların şu sıralar plazalarında, vergi memurlarına tazminat hesaplamaları yaptırtıyorlar. Plaza, bu, camdan çok yüksek olan binalar. Bilmezsin belki, sen yerin dibine girdikçe, onlarda gökyüzünü deliyorlardı.

    Başımız sağ olsun ışığa hasret giden adam. O deliğe girdiğinde de karanlıktı, çıktığında da. Bir karanlıktan çıktın, başka bir karanlığa koydular seni. Anlayacağın her yer karanlık hem de çok uzun süredir. Biz karanlıkta yürümeye alıştık diye, ışığı yakmak aklımıza gelmiyor. Ya yakarsak, ya gerçekleri görürsek. Kaldırabilir miyiz?




   

   

   

6 Mayıs 2014 Salı

6 MAYIS 1972

     44 sene önce bugün Adalet, o gün doğan çocuklara verilen bir isimden öteye geçememiştir. O günden bu güne sorsanız, kim bilir kaç çocuğun ismi Adalet yerine, Deniz konulmuştur.Çünkü 1972 baharından bu yana insanlar Adaletin olmadığı yerde Deniz'i aramaya koyuldular. Bu yüzdendir ki Deniz bir isimden çok bir davayı anlatır ve belki de en çok bu yüzdendir ki çocuklarımıza kız ya da erkek ayırımı yapmadan bu ismi koymak isteriz.