NIETZSCHE AĞLADIĞINDA BEN GÜLÜYORDUM








3 Eylül 2011 Cumartesi

DEĞİŞEN RUH HALLERİ

     Dün sabahın erken saatlerinde bitişik daireden bir ses geldi: daha çok duvarda cam bir bardağın parçalanmasını andıran bir sesti bu. Yok yok kesin duvarda bir cam parçalanmıştır. Derken ardından bağrışmalar ,küfürler ve hakaretler bir bir sıralanmaya başladı. Birden kendimi yan odamda olan bir kavganın tam ortasında gibi hissettim. Bitişik nizamda oturmak görüldüğü kadar kolay değil tabi.
     Bir de karı koca arasına girilmez derler. Arada duvar olmasa girmek ne kelime buyrun bir tanede benim duvarımda parçalayın diyecektim az daha o kadar gaza geldim. Neyse daha bir kere merabalaşmadığım, muhtemelen 10 yılın üzerinde komşumuz olan çifti kendi haline bırakmaya karar verdim ve uyumaya devam ettim.''Sanki kendi haline bırakmama şansın mı var?'' demeyin, yani duvara yumrukla vurarak karşı taaruz başlatabilirdim. Aldırış ederler miydi bilemem ama en azından küçük bir tacizde bulunabilirdim. Ama yapmadım.
      Öğleden sonra olduğunda, uyandığım sırada gayri ihtiyari direk olarak yan daireye kulak kabarttım. Neyse ki büyük bir sessizlik hali hakimdi. Bu da demek oluyor ki; kavga sona ermişti. Onları ilk defa böyle görmüştüm. Görmüştüm pek uymadı tabi, o yüzden işitmiştim diyelim. Çalar saatim bile zaman zaman derin uyku halimden bu kadar kolay vazgeçiremiyordu beni. Sabahki buhran on çalar saat gücüne eşitti ve kesinlikle abartmıyorum.
      Biraz kafa yordum bunun üzerine malum bizde evleneceğiz, çift olacağız. Yani bu çift zamanında birbirlerine kur yapmadılar mı? Hayatlarını birleştirme kararı aldıklarında heyecanlanmadılar mı? Bir birlerine şiirler, şarkılar hediye etmediler mi? Otomatik kalkan pembe panjurlu residance dairesi hayali kurmadılar mı? Ne yani: o gün ki akıllarıyla bir birlerini seviyorlardı da, bugün ki akıllarıyla sevmiyorlar mı artık birbirlerini? Evlilik garip şey, biriyle birlikte yaşlanmak ve hatta sadece yaşlanmak, bunların tümü garip şeyler. Yaşamadan nasıl bilebilir ki insan? En iyisi yaşayalım görelim, belki o zaman hak veririm onlara.
     Fakat, asıl merak ettiğim; bu sadece o an için, çiftin girdiği ruh halinin bir yansıması mıydı? Yoksa affedilemez bir hatanın neden olacağı sonuçların girizgahı mı? Neyse, bunu daha sonra uzun uzun konuşuruz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder