NIETZSCHE AĞLADIĞINDA BEN GÜLÜYORDUM








24 Aralık 2012 Pazartesi

Yağmurdaki Sen

Sevdalı sevdalı yürüyordun.
Sonra yağmur başladı.
Ben sana baktım.
Sen ıslandın.
Yağmur dindi.
Ben yine baktım.
Sen gitmiştin.

Ay çıkmıştı.
Gece gündüzü yemişti.
Bir ben kaldım.
Bir de karşı damda ki kedi.
Sonra kedi gitti.
Sonra da ben gittim.
Ay'da gitti.

Güneş geldi.
Ben geldim.
Kedi de geldi.
Yağmur başladı.
Sen gelmedin...

İdeal Kız ''BENCE''


Şöyle biri olsun hayatımda ki kız!

Fotojenik biri olsun
Bakımlı, prezantebl biri olsun
Güldü mü gözleri ışıl ışıl olsun
Kahkaha attı mı otuz iki dişi bir den gözüksün, öyle neşeli olsun
İQ su 125 civarlarında gezinirken EQ su da fena olmasın
Çok kitap okusun, çok film izlesin, sıkıcı sanat filmleride izlesin,çok espiri yapsın, çok oturaklı olsun
Onunla vakit geçirmekten zevk alabileceğim biri olsun
Gözlerinin içine bakabileceğim biri olsun, bakınca geleceğe dalabileceğim biri olsun.
Asla ayrılmak istemeyeceğim biri olsun
Kariyeri olsun
Kendini her zaman geliştirsin
Dünya'yı gezmek, yeni yerler keşif etmek istesin
Ayrılınca (güç bir ihtimal) köpek gibi pişman olacağım biri olsun
Pişman olup döndüğümde beni kabul edebilecek biri olsun
Merhametli olsun, hayvanları sevsin, doğayı sevsin
Galatasaray'lı olsun, maçları stat'da izlemeyi sevmese bile beni sevdiği için seviyormuş gibi yapan biri olsun
Lüks arabalara binmeyi değil, sirkeciden vapura binip martılara simit atmayı sevsin.
Maçka'yı, Beşiktaş'ı, Çukurcuma'yı, Beyoğlu'nda yaşamayı sevsin
George Orwell'ı, Adam Fawer'ı, Franz Kafka'yı, Suzanne Colins'i, Reşat Nuri Güntekin'i ve Nazım Hikmet'i sevsin.
Haluk Bilginer'in sadece Onur Ünlü filmlerinde oynaması gerektiğini savunacak kadar sinemayı sevsin.
Fedakarlık kelimesinin içinde yatan derin anlamı benimsemiş hatta kanıksamış biri olsun
Bencil olmasın, ötekilerin gıyabında konuşmasın, berikileri de ötekileştirmesin
Her fikre saygılı olsun, tahammülü yüksek olsun
Sabırlı olsun
Bir de beni çok sevsin

Eğer böyle biri varsa ve aynı gök kubbenin altında yaşıyorsak Miranda Kerr senden özür diliyorum ama ben onu seçerdim.




22 Aralık 2012 Cumartesi

Huysuz ve Tatlı Kadın

     Ne o ana kadar bir kıza aşık olmuştum. Ne de o andan sonra bir kıza aşık olabildim.

     Onu öyle çok seviyordum ki, kelimeler kifayetsiz kalıyordu. Buluştuğumuz zamanlarda hiç bir şey konuşmadan saatlerce bir birimize bakıp, el ele, göz göz oturabiliyorduk.
Bir gün ailesi ''Bizim gibi biri olsun. Bizden biri olsun'' demiş. İlk önce anlam veremedim bununla neyi kast ettiklerini. Daha sonra anlamıştım. Beni kızlarına layık görmemişler idi. Oysa, ben sevgimin ona layık olduğuna inanıyordum. Diğer hiç bir halimle ona layık olamasam da sevgimin ona layık olduğuna emindim. Çünkü onu öyle çok seviyordum ki, dünyayı istese yerinden oynatacak cesareti bulabilirdim kendimde.

     Ayıramadılar bizi. Sevgim, onun sevgisiyle birleşince ayıramadılar bizi. Her geçen gün aşkımız büyüdü. Ya da biz büyüdüğünü sandık.

     Üniversiteyi kazandım. Şehir dışında okuma fikri, ondan uzakta geçireceğim yılları düşündükçe ızdırap veriyordu. Gitme dese gitmezdim. Bunu ona söylemeye hazırlanırken. Ailesinin son kozunu oynadıklarını öğrendim. Onu da yurt dışına gönderiyorlardı. Kusursuz bir tesadüftü bu. Ailesiyle başa çıkabilirdim ama kader ile çıkamazdım. Denedim ama çıkamadım. Ve o gitti. Sonra ben gittim.

      Onu öyle çok seviyordum ki bir gün gidebileceği ihtimalini hiç düşünmemiştim. Gitme ihtimali olduğunu bir an bile düşünmüş olsaydım, ''ihtimal'' sözcüğüne yıllarca bitmeyecek bir kin besleye bilirdim. Şimdi bir gün, bir yerde yeniden karşılaşabilme ihtimalini tahayyül ediyorum bazen.

     Ben döndüm. Belki o da dönmüştür.Belki hala aynı şehirdeyizdir. Belki bir gün bu yazıyı okur. Belki şarkılar bir gün yeniden onu söyler. Kim bilir?





7 Aralık 2012 Cuma

GİT SANKİ GİDİNCE ZAMAN MI DURACAK, GİTMEYİNCE NE OLACAK?

 
      Hani kırmızı ışıkta beklersin ve yeşil yanar da, saniyenin binde biri bir zaman diliminde arkadan korna sesi gelir ya, çalacağını bildiğin halde şaşırırsın ya, işte o kadar şaşırdım gidişine.
   
     Hani radyoda en sevdiğin şarkı çıkar da tam sevinecekken sonuna yetişmiş olduğunu fark edersin ya, işte o kadar üzüldüm gidişine.

     Hani poker oynarken en iyi elin sende olduğunu düşünürsün de elini masaya dökersin ve tam ortada ne varsa almaya hazırlanırken, karşındaki pişkin pişkin gülerken daha iyi bir el açar ya, işte o kadar göt oldum gidişine.

     Hani uçağı kaçırdığına üzülürsün de, sonra uçağın düştüğü haberini alırsın ya, işte o kadar hayırlı oldu gidişin.

     Hani açlıktan ölüyorsun dur da, eve gelirsin ve en sevmediğin yemek gelir önüne ya, işte o kadar pişmanlık duydum gidişine

     Hani uzun zamandır okuyor olduğun bir kitap vardır da, sonucu heyecanla beklerken biri gelir pat diye söyler ya, işte o kadar kızdım gidişine.

     Hani hoca sınav kağıtlarını okur da, kaç aldığını merak içerisinde beklersin ya, işte o kadar heyecanlandım gidişine.

     Hani mahalle maçı yaparsın da, kaleye geçirirler ya seni, işte o kadar nefret ettim gidişine.

     Hani sen şimdi gittin ya, bana geriye bir kaç satır yazacak ilham bıraktın ya, işte o kadar minnettar oldum gidişine.

     Bazen gitmek kaçmak ya, bazen kolay olan ya, işte insanı basit yapan da bu. Zaman unutturmuyor o yüzden seni, basitleştikçe unutuluyorsun.

     Şimdi gidebilirsin. Sevgiyle kal.