NIETZSCHE AĞLADIĞINDA BEN GÜLÜYORDUM








26 Ocak 2013 Cumartesi

Şatobiryan Böyle Yapılır

     Bir gün arkadaşlarla bir kafede otururken aniden canımız Şatobiryan çekti. Çay, kahve ne varsa içmeyi bırakıp acele ile evin yolunu tuttuk. İçimizdeki Şatobiryan yeme isteği o kadar kuvvetliydi ki hesabı bile ödemeyi unuttuk. Neyse ki sürekli takıldığımız kafeydi daha sonra dönüp ödeme şansımız olacaktı.

     Eve geldiğimizde herkes bir yandan malzemeleri toparlamaya çalıştı. Kemal ''Abi ben bir gün canımız Şatobiryan çeker diye hep buzlukta iki büyük dilim dana fleto saklardım kısmet bugüne imiş.'' dedi. Bu gerçekten bizim için büyük şanstı. Öyle ise ''Kemal, fletoları buzluktan çıkartıp, çözdürmek senin vazifen'' dedim bir maestro edasıyla. Az da tuz lazım olacaktı bu yüzden kilerden bir poşet tuzu alıp azcık kalana kadar lavaboya boşalttım böylece az tuzumuz hazırdı. '' Evet şimdi sıra az karabiberde'' dedim ve tam karabiber poşetini elime almışken , Berkcan çevik bir hamle ile poşeti elimden kapıp, ucunu az yırttı ve içinden bir tutam alıp ''İşte hazır'' dedi. Bu panik içerisindeki hareketini bir an önce Şatobiryanın hazır olmasını istemesine verdim ve kafamı hafif yana çevirip ufak bir tebessüm attım.

     Sebzegiller manavdan sipariş edildikten sonra kolları sıvayıp Bernez sosa giriştim. Grupta bernez sos yapmak benim işimdi. Çünkü bernez sosu en iyi ben yapardım.Tam sirkeyle baharatları pişirmeye hazırlanırken yumurtamız olmadığını fark ettim. Gözümden ince bir yaş süzüldü. Yumurta olmazsa tüm gösteri mahvolacaktı. Daha fazla gözyaşı dökülmeye başladı. Umarsızca akan yaşlara bir türlü hakim olamıyordum. Sorumluluğum büyüktü. Grupun bana olan güvenini boşa çıkartamazdım. Acilen yumurta gerekiyordu. En sonunda Kemal'e '' Abi soğan doğramanın sırasımı şimdi, yumurta yoksa ben de yokum.''diye serzenişte bulundum. Kemal komşudan bir koşu gidip yumurtuları aldı. Hatta hazır sarısı çıkarılmış şekilde almış olduğunu fark ettiğimde Kemal'e bunu sormak için çok geçti. Ya bunu soracaktım, ya da bernez sosumun yumurta ile buluşması için artık çok geç olacaktı. Ben bernez sosu seçtim. Grubun bütün yükü omuzlarımdayken, bu sorumluluğa ihanet edemezdim. Gösteri tamamlanmalıydı. Bernez sos, Şatobiryan için hazır olmalıydı.

     Ve ben sosu hazırladım. Berkcan mantarları soteledi. Kemal ise filetoları izgarada pişirdi. Sıra voltranı oluşturmaya gelmişti. Hepimiz güçlerimizi birleştirdiğimizde Nefis şatobiryan karşımızda duruyordu. Kemal pencereye çıkıp haykırmaya başladı. ''Heeyyy! Tüm mahalle bugün hepiniz yemeğe bize davetlisiniz. Koşun, çekinmeyin. Haydi gelin.'' O esnada karşı binadan ''Kim lan o bağıra...'' diye bir ses geliyorken, kısa bir süre içerisinde Kemal'i pencereyi kapatmış sofrada şatobiryanın başındayken gördüm. '' Hadi abi, sadece ben mi acıktım gelmiyor musunuz?'' dedi. Oturup şatobiryanlarımızı yedik ve o günden sonra Kemal bir daha pencereyi açmadı.



2 yorum:

  1. Kemal neden bir daha pencereyi açmadı anlamadım :D afiyet olsun beyler bir gün bende aranıza katılmak isterim :D o değil de nasıl bir arkadaş şeklidir o ya , olur da bir gün canımız şatobiryan çeker diye dolaba 2 filota atmış keşke benimde bu kadar düşünceli arkadaşlarım olsa ahahha :D

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim yorum için. Tabi bunların tamamı kurgu. Dolabında iki adet dana fileto bulunduran hiç arkadaşım olmadı şimdiye kadar. Olacağa da pek benzemiyor. =))

    YanıtlaSil