NIETZSCHE AĞLADIĞINDA BEN GÜLÜYORDUM








20 Mart 2013 Çarşamba

Kore'de Bir Bahtsız Bedevi

'' Koreli bir kız ile birlikte olmak istiyorum'' dedi Ayhan arkadaşına. Arkadaşı gülümsedi '' Abi zaten Kore'deyiz. Kore'deyken, koreli bir kız ile birlikte olman konusunda bir engel görmüyorum ben'' diye yanıtladı. Ayhan'ın cevabı gecikmedi '' Olum onlar bize bakmaz. Denemedim mi zannediyorsun?''

     '' Geçen gün bir kitapçıya girdim. Koreli yazarların olduğu rafa yöneldim. En kalın olan kitabı elime alıp şöyle bir çevirdim. Zaten korece bilmiyorum bari bilgisizliğimin içinde boğulayım dedim. En kalın kitabı karıştırırken, gözüm bir taraftan da arkamda ki kitaplara bakan koreli kızdaydı.'' '' Eee sonra ne oldu?'' diye araya girdi Ayhan'ın arkadaşı. Ayhan bir şey demeden devam etti; '' İşte baktım ilgisini çekemiyorum kitabı yere fırlattım. Kitap kalın olduğu için bayağı ses çıkarmış olacak ki, Herkesin bakışları bana yöneldi. Fakat, o koreli kız dönüp bir kere bile bakmadı. Yanında ses bombası atmışım gibi düşün. Ses o derece şiddetliydi ama o bir kere bile dönüp bakmadı.'' deyip derin bir nefes alıp, bıraktı Ayhan. Arkadaşı tekrar araya girdi. '' Sende buna dayanarak onlar bize bakmaz diyorsun öyle mi?'' Ayhan hafif sitemkar '' Tabi ki hayır.'' dedi ve devam etti. ''Sonra kalın kitabı yerden aldım. Rafa geri koyarken, bu defa da rafın sağındaki sırayı olduğu gibi devirdim'' Arkadaşı hafifçe gülümseyerek '' Eeeee '' dedi. '' Eee si bunu bilerek yapmadığım için utandım tabi hızlıca kitapları toplamaya girişirken kızın arkamda olduğunu unuttum ve eğilirken kıza göt attım.'' Arkadaşı gülerek araya girip, sözünü kesti; '' Kıza göt mü attın?'' dedi ve kahkahayı bastı. Ayhan devam etti '' Evet bildiğin kalçamla aparkat çektim. O da önündeki kitaplığa çarptı. Sanırım onun olduğu raftan da bir kaç kitap düştü.'' dedi ve hafifçe gülümsedi Ayhan. Arkadaşı tekrar araya girdi. '' Olum hadi korece bilmiyorsun anladık da, sende vücut dili de hiç yokmuş'' 

     Ayhan; '' Bence hemen gülme daha erken çünkü şunu dinle bir de'' dedi ve ekledi; '' Sonra kafayı bir kaldırdım herkes kıza bakıyordu. Bende panikledim tabi suçu kızın üzerine atayım dedim. Arkasından elimle hep bunun yüzünden ne sakar kız der gibi işaretler yaptım. Alçağım olum ben. Neyse, sonra bütün kalabalık koşarak bizim oraya geldiler. Her halde Kore'de kitaplık devirmek çok büyük bir hakaret sayılıyor diye düşündüm.'' Ayhan'ın arkadaşı bir kez daha araya girdi. '' Olum biraz daha zorlasan iç savaş çıkaracakmışsın.'' Ayhan aldırış etmeden devam etti. '' Geç dalganı sen. Meğer ben kendi kendime tribe girmişim. Kimsenin beni gördüğü yokmuş. Zaten çekik çekik nereye baktıkları da belli değil. Kıza koşarak hepsi kağıt kalem çıkardı imza istediler. Kız oranın Ancelina colisi gibi bir şeymiş. Ben artık nasıl eğilirken vurduysam şapka, gözlük ne varsa düşmüş.'' Ayhan'ın arkadaşı şaşkın '' Ha siktir lan '' diye tepkisini ortaya koydu. 

    '' Sorma kız sonra döndü bana, bütün kalabalık sustu bir anda. O an zaman dursa, biri çıkıp bir dilek dileme hakkı verse itin götüne sokun beni diye haykırırdım. O derece utandım. Kız gayet sinirli bir şekilde gülümsedi. Zoraki yani. Sonra korece bir şeyler dedi. Ben anlamadım tabi yanıtladım yinede ve aym sori dedim. Kız yine korece bir şeyler söyledi. Ben üzülme olur böyle şeyler dediğini varsayıp, did ay hört yu dedim. Kore'de ünlüler bile ingilizce bilmiyor olum çok acınası.'' dedikten sonra arkadaşının tepkisini dinlemek için sustu Ayhan. '' Bir imza da sen alsaydın, popona doğru. Artık yıkatmazsın hiç'' dedi ve kendine has bayağı espirilerinden birini daha yaptı Ayhan'ın arkadaşı.

     Ayhan espirinin komik olmadığını vurgulamak için yapmacık bir şekilde, '' Ha, ha, ha'' dedi ve devam etti. '' Neyse sonra ben yavaşça uzayım artık zaten sizin bir s*kimden anladığınız yok dedim. Dememle susan kalabalıktan sanırım arkadaki on üçüncü ses falandı ve kahkaha attı. Pot üstüne pot kırıyordum. Türkçe biliyormuş kalabalıktaki bir başka kız. Ben de bir umut bu kıza yazayım dedim, hem türk hem de ünlü değil. Sonra koro halinde tüm kütüphane halkı kıza döndü. Bende hafifçe muzip şekilde gülümseyerek kıza baktım. Kız sonra benim söylediğimi korece bunlara çevirdi. O kıza yazma faslım da kısa sürdü tabi. Kalabalık öfkeli bir şekilde bana dönünce, sözün bittiği yerde olduğumuzu ve kaçma vakti geldiğini anladım. Kaçarken ünlü koreli kıza bir kere daha çarptım. Ama dönüp bakmadım tabi her halde yere düştü. Bir de koşarken alarm öttü. Kitaplardan biri elimde kalmış çünkü. Bu yüzden de, kitapçıdan dışarı çıktığım andan itibaren, onca olan yetmezmiş gibi bir de hırsızdım artık.'' Arkadaş yine araya giremeden edemedi. '' Yakalanmadın mı?'' diye sordu. '' Ne yakalanması olum hırsız mıyım ben. Yanlışlıkla oldu dedim ya. Zaten kalabalık peşimi bıraktıktan sonra her halde bir on beş dakika daha koşmuştum. Eve geldim. Akşam televizyonda haberi gördüm. Benim görüntüm yoktu. Benden sonra haberi yapmaya gelmişler anlaşılan ama korece konuştukları için yine bir bok anlamamıştım. Böylece anladım ki onlar bize bakmazlar. Çünkü baktırtmam. Kesin bir haltlar ederim baktırtmam ben.''

     Ayhan'ın arkadaşı gülerek yanıtladı. '' O da doğru ama iyi tarafından bak'' dedi. '' Ne imiş o iyi tarafı?'' diye sordu Ayhan. '' Kore yerine Arap emirliklerinde de olabilirdik ve sen çölde bir bedevi olabilirdin.'' dedi ve gülerken bir kaç damla tükürük Ayhan'ın suratına sıçradı. Ayhan '' Haklısın aslında bende bu şans olduktan sonra...'' dedi. Arkadaşı ekledi; '' Ve muhtemelen sana kutup ayısı sürüsü denk gelirdi'' dedi ve bir kahkaha daha bastı. Ayhan çok kısa bir an için aklında manzarayı canlandırmaya yeltendi ve hemen vazgeçti. Konuyu değiştirdi. '' Bu arada biliyor musun çaldığım kitap korece sözlüktü'' dedi ve ikisi birden bu ironiye gülümsediler.


2 yorum:

  1. Korece haberde görüntüde yokmuş nasıl anladın senden bahsettiklerini :D

    YanıtlaSil
  2. Anlam kargaşası olmuş orada iyi farketmişsin. Kasteddiğim kendi görüntüsü yoktu. Haberciler olay yerine Ayhan gitikten sonra gelip haberi yapmışlar. =)) Düzelteceğim o kısmı.

    YanıtlaSil