NIETZSCHE AĞLADIĞINDA BEN GÜLÜYORDUM








29 Temmuz 2013 Pazartesi

MECNUN'DAN BİHABER MECNUN OLMAK İSTEYEN DELİKANLI

     Delikanlı oturduğu bankta uzaklara dalmış gözlerine ağır gelen damlaların süzülüp yere düşmelerine izin vermekle meşguldü. Dünya yıkılsa umurunda değildi. Ne de olsa kendi dünyası yıkılmıştı.

     O kadar dalgındı ki, yanındaki ihtiyarın bir süredir ona seslendiğini ancak bastonu ile onu dürttüğünde anlamıştı. Gerçek dünyaya dönmüş şaşkın şaşkın ihtiyara bakıyordu. İhtiyar sessizliği bozdu;

- Hayırdır evladım. Memleket elden gitti de benim mi haberim yok?

     Delikanlı göz yaşlarını silerken yerli yersiz gülümsedi ve yanıtladı;

- Çok sevmiştim amca, saçının teli kopacak diye gözlerinin önüne düşen perçemini bir kere bile yana atamadım. Ama o ne yaptı? Öylece gitti. 

- Korkuyor musun peki evladım?

- Çok korkuyorum. Biliyorum. Bu acı da zamanla bitecek. Önce sesi gidecek. Sonra yüzü yavaş yavaş silinecek hatıramdan. Kokusu çoktan gitti. Zorlayacağım kendimi ama hatırlamayacağım. Hayat normale dönecek. Eşyaları bile acı vermeyecek zamanla sadece yüzümde aptal bir tebessüm yaratacak. Herkes öyle diyor zamanla unutacakmışım. Laf! Unutmak istemiyorum ben. O gitti. Acısı neden gidecek ki? Ondan bana kalan tek gerçek his bu acı. Bari o gitmesin amca. Gerçekte onu hissedebildiğim tek duygu bu. Onun bile kaybedecek kadar aciz miyim? 

     Derken delikanlının gözleri tekrar nemlendi. İhtiyar bastonunun tersiyle delikanlının diz kapağının biraz altına orta şiddette bir darbe indirdi.

- Ah!

     Ve araya girdi;

- Kays, mevlayı bulma yollarında, Leyla'dan geçme faslındaydı ki, ona tutuldu. '' Firkatin bana kafidir, vuslata taakatim yoktur.'' der; yani ''Ayrı oluşumuz bana yeter, bir araya gelmeye gücüm yok'' der senin anlayacağın lisanda. Öyle sevdi işte Kays. Ve o Kays, Leyla'yı unutmamak için Mecnun olmayı göze aldı. Biçare oldu. Çöllere vurdu bedenini. Tam da senin dileğini diledi Mevla'dan. İstediği de oldu. Ömür boyu bu acı ile bitti tükendi. Sen istiyorsun ki Mecnun olayım. Olamazsın evlat. Devir o devir değil çünkü. Seni neden terk etti de bakalım?

- Artık beni sevmiyormuş. Halbuki sever gibi yapsa ben ona da razıydım.

     İhtiyar bastonunun alt kısmıyla çocuğun sağ ayağının baş parmağına yakın bir yere orta şiddette bir darbe indirdi.

- Ah! Yine ne dedim?

     Ve konuşmaya devam etti.

- İşte bu yüzden Mecnun olamazsın evlat. Sesini unutacaksın. Yüzünü unutacaksın. Kokusunu, hatıralarını. Bir tek adını hatırlayacaksın zamanla o da acı vermeyecek. Belki bir çiçek alırsın ona ismini verirsin belki bir balığa. Benim de bir hanım vardı. Geçen hafta ellerimle toprağa verdim gonca gülümü. Öyle derdim ben ona. Hiç sevmeden evlenmiştim, Allah biliyor ya. Bana bir gün olsun saygısızlık etmedi. O kadar kötü davrandım ki ona. Bir kere gidiyorum demedi. Sonra aniden sonsuza kadar gitti. O zaman anladım. Kaybetmek kurşun yarası gibi ağır gelir yaşın kaç olursa olsun. Gonca gülüm bir daha gelmeyecek. Benimde pek zamanım kalmadı. Vuslatımız çok yakın. Biliyorum.

     Bunu söylerken delikanlıyı unutmuş, gülümsüyordu ihtiyar. Delikanlı araya girdi;

- Bey amca, aynı şey mi? Siz bir ömür geçirmişsiniz. O benim için daha doğmadan ölen uzak bir ihtimal artık.

     İhtiyar yüzünü buruşturup, bastonun tersi ile delikanlının kafasına orta derecede sayılabilecek bir darbe indirdi. 

- Ah! Ama ne desem vuruyorsun sende bey amca.

     Ve konuşmaya devam etti.

- Sen beni hiç dinlemiyor musun aptal çocuk? Biz birbirimizi hiç sevmedik. Sende git sevmeyeceğin birini bul. Sevenlerin bir ömür birlikte olduğu kaç tane hikaye dinledin. Bu yolun sonu hep acıya çıkar. Hep kaybedersin. Mesele; kaybetmekten korkmayacağın gonca gülünü bulmak. Bir ömür sürecek mutluluğun sırrı bu. Tabi bunu ikinizden birinin ömrü bitmeden anlamayacaksın. Hayat böyle. Hadi şimdi acıların bitince bu dediğimi yap. Şu an sana ben dahil kimsenin yapabileceği bir şey yok. Zamanla acıların son bulacak ve o zaman dediğim lafları unutma; kaybetmekten korkmayacağın birini bul.

     İhtiyar sözlerini böyle bitirip usulca kalktı çünkü biliyordu; Ne söylese delikanlı, aptalca bir laf edecek ve o yine bastonu kafasına indirmek zorunda kalacaktı. Ne de olsa kendide bir zamanlar genç ve aşık olmuştu.


1 yorum:

  1. Ben Sonsuz yeni adım Ted oldu ama blogum aynen duruyor ok görüşmek üzere =)

    YanıtlaSil