NIETZSCHE AĞLADIĞINDA BEN GÜLÜYORDUM








13 Ekim 2010 Çarşamba

KÜÇÜK KIRMIZI ŞEKERLER

     Küçükken bayram gelecek diye mutluluktan havalara uçardım çünkü biliyordum ki bayram demek renk renk şekerler demekti.
     Bayrama 1 hafta kala babam elinde tam bir poşet şekerle eve gelirdi bende bir an önce bütün şekerleri avuçlamak isterdim. Ama babam sadece bir avuç almama izin verirdi ve bayram için saklardı onları. Bende küçücük avuçlarımı olabildiğince açar, poşete daldırırdım, ama o kadar küçüklerdi ki sadece 5-6 tane şeker tutabiliyorlardı. Bu bile sevinmeme yeterdi, sonra hiç kırmızı şeker alamadığımın farkına varıp ağlardım, çünkü ben en çok kırmızı olanları severdim. Onlar hem güzel kokardı hem de çilekliydi. Sonra bayram gelirdi...
      Sabah erkenden kalkıp şeker toplamaya başlardım bayramın son günü geldiğindeyse artik babamdan bile daha çok şekerim olduğunu fark ederdim ama bunu ona söylemezdim, çünkü beni kıskanıp üzüleceğini düşünürdüm.
      Sonra bütün şekerlerimi önüme alıp kendi kendime söz verirdim bir daha ki bayrama
 kadar hepsini az az yiyip hemen bitirmeyeceğime dahi ve daha sonrada kırmızı olanları bir kenara ayırır kalanları bir torbaya koyduktan sonra, küçük kırmızı şekerlerimle biraz daha konuşurdum, ama bayramdan 3 gün sonra bütün sekerlerim yarıya inerdi. Tabi annemde dişlerimi çürüteceğim diye onların hepsini alırdı. Bende ağlardım, ama o gittikten sonra göz yaşlarımı çabucak temizlerdim, çünkü annemin bilmediği bir şey vardı. Kırmızı şekerlerimi başka yerde saklıyordum. Sonra onlarda gitmesin diye hepsini hemen yerdim sonra küçücük avuçlarımda biriken su damlalarından başka elimde bana ait hiçbir şey kalmadığını fark ederdim.
     Artik hiç şekerim kalmamıştı. Ama yinede mutluydum, çünkü bir dahaki bayram bunun tam iki katini toplayacaktım.
     Bir daha ki bayram geldiğinde sadece yarısı kadar toplayabildim. Sonra daha az, daha az ve derken, sonunda hiç.
     Büyümek git gide daha eğlencesiz bir hal almaya başlıyordu. Sonralar ne getirir bilinmez ama şimdiden duam bu olsun geleceğe dair. Allah'ım büyüyünce en ciddi sıkıntım bu olsun yani, hayatım sadece şekersiz olduğu kadar eğlencesiz olur inşallah. Amin.

21.09.2005

     Geçen gün bilgisayarımdaki arşivleri karıştırırken bu yazıya rastladım. Kırmızı şekerleri yazdığımdan bu yana tam 5 yıl geçmiş ve ben henüz yirmili yaşların ortasına dahi gelmeden bir çok sorunla boğuşur olmuşum. Sonralar ne getirir bilinmez ama umudunu hiçbir zaman kaybetmemeli insan. Bu yüzden de, şimdiden duam bu olsun geleceğe dair.Allah'ım büyüyünce bundan daha ciddi sıkıntılarım olmaz inşallah. Amin.

25.09.2010

     Bugün bu yazıyı bir kez daha okudum. Yine beş yıl geçmiş aradan. Zaman da ne çabuk geçiyor değil mi? 2010 Yılı sonlarında gerçekten çok büyük badireler atlatmıştım. Eminim daha büyük sıkıntıları atlatmak zorunda kalanlar da vardır. Bu yüzden o zaman ki duam daha kötüsünün başıma gelmemesini temenni etmek olmuştu. Şu an tuhaf bir şekilde her şey ancak benim olabileceğini düşleyebileceğim kadar iyi gidiyor. 2010 Yılı adeta her ''Fırtınanın ardından gelen sessizlik'' teki o fırtınaydı, O yıldan sonraki beş yıl içerisinde bütün sular duruldu. Şimdilik her şey yolunda gidiyor. Bu gün yine dua edeceğim geleceğe dair: Allah'ım bu yaştan sonra buna büyümek mi deniyor yaşlanmak mı bilemiyorum ama, bugünden ne daha fazla mutluluk ne de daha az üzüntü istiyorum. İkisi de olsun. Şuan ki kadar olsun. İnşallah daha fazlası olmaz. Amin.

27.11.2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder