NIETZSCHE AĞLADIĞINDA BEN GÜLÜYORDUM








7 Haziran 2011 Salı

DİNLİYORUM ÖYLEYSE VARIM!

     Çoğu zaman, insanlar, başkalarını kendi düşüncelerini onaylatmak için dinlerler. Eğer karşıdaki kişi ile aynı havayı teneffüs ettiğiniz gibi, aynı düşünceleri paylaşıyorsanız; ancak o zaman konuşmanıza izin vardır. Aksi halde sürekli konuşmanız kesilmeye çalışılır. Bunu yapan yalnızca sıradan insanlar değil. Esnafından, doktoruna, millet vekilinden, yazarına, avukatından, çobanına toplumun her kesiminde işler böyle yürüyor artık. Bunun eğitimle hiçbir alakası olmadığını zannediyorum. Bu tamamı ile artık insanların bir birlerine karşı tahammüllerinin olmadığını gösteriyor. Durumun böyle olmadığı tek yer: ne yazık ki TV programları. 
     Gerçek hayat, karşındaki seninle aynı fikirleri paylaşmıyorsa eğer, onu sonuna kadar dinlemene asla müsade etmez. Gerçek hayatta sesler hep üst üstedir.
     ''Dinleme sanatı'' diye bir tabir vardır. Dinlemenin, sanat'ın çatısı altına alınarak, ne kadar saygıdeğer bir iş olduğu ispatlanmaktadır burada ve atalarımızda onu altına benzeterek de bunu yıllar önce tasdik etmişlerdir. 
     Dinlemek kişinin karşısındakine duyduğu saygıdır. Karşısındaki kendisiyle taban tabana zıt fikirler inancında iken onu sonuna kadar dinlemek ise, kişinin kendisine duyduğu saygıdır. 
     Eğer dinlemezsek, sağır oluruz. Fikirlerimiz sağır olur. Fikirler değişebilir, sevgiler, güvenler, dış görünüşler, tabular ve hatta inançlar bile değişebilir. Yeter ki dinlemesini bilsin insan. 
     Unutmayın! Boş konuşan birini bile dinlemek, sözünü önemsemek onun, dolayısıyla da bir insanın saygısını kazanmanıza yarar. Karşınızdakine önemsenme duygusunu tattırır. Hiç yoksa birini mutlu etmenin verdiği hazzı yaşarsınız. Bu da nihayetinde sizin kelama olan saygınızı gösterir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder