NIETZSCHE AĞLADIĞINDA BEN GÜLÜYORDUM








28 Temmuz 2013 Pazar

BİR TECAVÜZ VAKASI

     ''Susma'' dedi orta yaşlı kadın. ''Ağla rahatlarsın''. Küçük kız ne konuştu, ne de ağladı. Sadece sustu. Böyle bir travma geçirdiği için kimse onu suçlamıyordu. Bu yaştaki bir kızın tecavüze uğraması gerçekten kolay atlatılacak bir durum değildi. Yine de ufacık ta olsa bir tepki vermesi herkesin beklentisiydi. Ama o sadece sustu.

     Malum, kimse düşerken duramaz. O kız da düşüyordu. Durmaksızın kör kuyuların en kuytu köşelerine doğru düşüyordu. Kendi benliğinin en derinliklerine saklanmak istiyordu. Herkesten kaçmak, kimsenin onu bulamayacağı yerlere saklanmak istiyordu. Fakat böyle düşünmesine rağmen bir türlü yalnız kalamıyordu. Başı hep kalabalıktı. Bu yüzden de kendi içinde bir yerlerde saklanıyor; hiç konuşmamayı tercih ediyordu.

     Bir kaç gün henüz geçmişti. Küçük kız tramvayı atlatamamıştı ki, bir telefon geldi. Telefondaki ses kıza tecavüz eden şüphelilerin 9 ununda yakalandığını söylüyordu. Sürat ile mahkemeye çıkacaklardı. Olay çoktan medyatik olmuştu. Tüm ülkenin gözü, sadece yalnız kalmayı isteyen, bundan başka arzusu olmayan bu göz bebekleri titreyen kızın üzerindeydi. Kız tedirgin adımlarla arka kapıdan mahkeme salonuna getirildi.

     Yere bakıyordu. Kafasını kaldıramıyordu. Mahkemeye çıkacak diye yeni ayakkabılar almışlardı. O parlayan rugan ayakkabıların ucundan başka hiç bir yere bakışlarını çevirmiyordu. Herkesin kendisine baktığını biliyordu. Vücudu titremeye başladı. Tıpkı o geceki gibi. Sonbaharda ağaçta kalan son yaprak gibi titriyordu. Dokunsalar kopuverecekti dalından.

     Hakim sordu: '' Kızım o gece neler oldu?'' diye. Kız utancından yerin dibine girecekti. Bir türlü unutmak istediği o geceyi, insanların ona tekrar tekrar hatırlatma gayretine bir anlam veremiyordu. Sustu. Cevap vermemeyi tercih etti. Bakışları hala yere doğruydu. Hakim soruyu tekrar etti ama yine aynı sessiz cevabı aldı. Israr etmedi. Kızın avukatı bir süre konuştu. Sonra davacının savunması bitince, söz hakkı sanıklara geldi. Kız onlar konuşurken kulaklarını kapadı. Ama sesleri hala duyabiliyordu. Sanıklardan biri kızın kendilerini tahrik ettiğini söyledi. Kız o sesi tanımıştı. Şimdi biraz donuk gelen ses, o gün kahkaha atarken daha ince çıkıyordu. Kulaklarına daha sıkı bastırdı avuç içlerini. Zaman o salonda kız için çok ağır işliyordu.

     Sonunda dava sonuçlandı. Hakim davayı ileri bir tarihe attı ve tecavüzcülerin ikisinin tutuklu yargılanmasına kanaat getirirken, diğer yedisinin kız tarafından tahrik edildikleri şüphesi aksi yönde ispatlanana kadar, tutuksuz yargılanmalarına kanaat getirdi. Kız kulaklarına inanamıyordu. O adamlar dışarıda bir yerlerde dolaşacaklardı. O anda kendince karar verdi ve hemen eve dönüp ölene kadar odasından çıkmamak istedi. Ailesi bu kararı alan hakime yalvarır gözlerle bakıp, hala kararını değiştirir mi umudu ile gözleri nemli öylece duruyorlardı. Çabaları beyhude idi.

    Ertesi gün tüm gazeteler olayı korkunç bir trajedi olarak manşetlerine taşırken, görsel medya ise kızın mahkeme çıkışındaki görüntülerini hiç umursamadan ekranlarına yansıtarak onu mağdur olarak nitelendiriyorlardı. Karardan sonra, bir kaç sosyal toplum örgütü kızın resimlerini göğüslerine yapıştırarak meydanlarda slogan atarken, bireysel olarak ta insanlar kızın tecavüzcüleri için nefret dolu söylemlerde bulunuyorlardı.

     Olayın üzerinden bir hafta geçmişken, başka bir olaydan dolayı gündemin değişmesi ile, bu kız artık kimsenin dikkatini çekmiyordu. Herkes nefret oklarını yeni gündeme çevirmiş, fikirlerini paylaşıyorlardı. Kız kendisine verdiği sözü tutuyordu. Bir haftadır odasından dışarı adım atmıyordu. Tecavüzcülerinin onu kapının ardında beklediklerini, bu olaydan dolayı kendisine çok kızgın olduklarını ve çok daha kötü şeyler yapmak için can attıklarını düşünüyordu.

    Sonra kız dayanamadı ve bir sabah yaşamına son verdi. Bu olay gündemi bir haftalığına daha meşgul ederken, bir hafta sonra tüm toplum, yaşanan bir kadına şiddet olayı ile bu kızı bırakıp tüm nefretlerini tekrar, kadına şiddeti uygulayan adama yönelttiler. Çünkü yapacak çok şey vardı daha. Tüm vakitlerini bu kıza harcayamazlardı duyarlı toplum vatandaşları. Yardıma muhtaç çok insan vardı daha.

Tecavüzcülerden tutuklu olan ikisi açıklanmayan bir olay nedeni ile ceza evinde ölmüşlerdi. Diğerleri ise artık yüzleri unutulduğu için yaşadıkları şehirleri değiştirmiş hayatlarına devam ediyorlardı.


   

1 yorum: