NIETZSCHE AĞLADIĞINDA BEN GÜLÜYORDUM








14 Ekim 2013 Pazartesi

SEN AYDINLATIRSIN GECEYİ

Onur Ünlü'nün tüm filmlerini sorgusuz sualsiz kabul edecek bir kitle var sanırım. Çünkü ''Onur Ünlü Tarikatı'' diye bir olgu var. Biz de bu gerçekte var olmayan tarikatın gerçekte kayıtlı olmayan üyeleri olarak Deniz ile filme gitmeye karar verdik. Aslında dürüst olmak gerekirse bir parça onu ben zorladım.

Film Onur Ünlü'nün bundan bir önceki filmi olan '' Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi'' adlı filminin yalnızca 50.000 gişe yapmasının ardından, sinemaya tepki olarak bağımsız organizasyonlarla Türkiye ve Türkiye dışındaki coğrafyaları geziyor.

Pazar günü saat iki ye yaklaşırken Fındıkzade'de küçücük bir tiyatronun yolunu tutuyoruz. Çevre Tiyatrosu. Reklamı yapılmayan film için meraklı kalabalık çoktan tiyatronun önünde toplanmıştı. Biz de tiyatroya şöyle bir göz atıp filmi beklemeye koyulduk. Derken saat geldi ve  yerimizi aldık. Salon bir hayli küçüktü. Öyle ki; koltuk sıraları Z ye kadar gitmiyordu. U'da bitiyordu sanırım. Salon'da kolduklar aynı sırada olduğu için, film boyunca kaderinizi ön sıranızda oturan kişinin kafası belirliyor.

Film, Akhisar'da bir kasabada yaşayan süper güçleri olan kasaba halkının hikayesini anlatırken ''Cemal''  adında bir karakterin hayatına odaklanıyor. Cemal'i, yine bir Onur Ünlü yapımı olan ve ''Gezi Parkı'' olayları sırasında verdikleri tepkiler dolayısıyla yayından kaldırıldığı düşünülen Leyla ile Mecnun ekibinden Ali Atay oynuyor. Diğer oyuncular da Leyla ile Mecnun'dan aşina olduğumuz kişiler.

Cemal içine kapanık, ruhsal sorunları olan ve baba mesleği olan berberliği devam ettirirken hayatın tek düzeliğinden sıkılmış bunu kendine bile itiraf edemeyen bir karakter. Duvarlardan geçebilme ve duvarların ardını görebilme yeteneği var. Cemal'in kafasında dönüp duran bir tekerlek var bir türlü durduramadığı. Tam da tekerleği durduğu yerde film başlıyor, çünkü hayatını değiştereceği kadınla (Demet Evgar) tanışıyor Film boyunca Cemal'in hayatı bizleri içine alıp hüzünlendirirken yer yer ege şivesi ile geçen dialoglar ile kahkaha ya boğuluyoruz. Bir ara Deniz'in gülerken ağladığına şahit bile oldum. Gerçi Deniz'e göre filmdeki kadına şiddet sahneleri fazla abartılmıştı. Bana göre ise Erkeğe şiddet sahnelerinden daha fazla değillerdi.

Filmde ne kadar gülsek de çoğu zaman olay örgüsünün içerisinde kederleniyoruz. Ve yine Onur Ünlü yapmış yapacağını demekten kendimizi alı koyamayacağımız bir finalle karşılaşıyoruz.

Film iki hafta İstanbul'da gösterildi. Bu yazıyı ilk hafta izledikten sonra yazmak isterdim fakat son gösterimine yetişebildik. Bu yüzden film Türkiye turnesine tekrar başladı.

Değinmeden geçemeyeceğim bir yerde filmin müzikleri. Mehmet Erdem Gülmek için yaratılmış gözlerde yaşlar niye bu şarkıyı değilde başka bir şarkıyı seslendirmiş olsaydı tüm filmin kaderi ile oynayabilirdi diye düşünüyorum.

Filmin en vurucu sözü ise; '' Ben daha önce karısından özür dilemek için şiir okuyan bir adam tanımadım'' diyen Cemal'a aşık olan kitapçının repliği olsa gerek. Tabi bu benim düşüncem sizi yakalayacak başka cümlelerde bulabileceğinizden eminim.

Ve Çevre Tiyatrosundan ayrılıyoruz. Hava hala aydınlık fakat biz filmin etkisindeyiz. Sonra soluğu Beşiktaş'ta aldık. İstanbul'da güzel bir pazar geçirmenin bir çok yolu var belki ama bu da kesinlikle onlardan biriydi.




1 yorum: