NIETZSCHE AĞLADIĞINDA BEN GÜLÜYORDUM








6 Kasım 2015 Cuma

KEMAL'İN KISA ÖYKÜSÜ

Kendi yaptığı espiriye, yalnızca kendisi normalden fazla denilebilecek bir süre boyunca kahkaha attı. Ardından bir ''Oh,'' çekti. Sustu. Oturduğu sandalyenin yanında kolunu dayadığı masadaki bir toz tanesine daldı bakışları. Az önce keyifle gülen yüz hatları bir anda kedere boğuldular. Giden yıllar geri gelmiyordu şüphesiz. Yüzüne çöken hüzün artık eski günlerin çok geride kaldığını anlatıyordu. Bazen yüzüne taktığı maske düşünce görebilmek mümkün oluyordu bu durumu. Radyoda çalan bir parça kesmişti nefesini keser gibi kahkahasını. Ahmet Kaya, ''Hep sonradan gelir aklım başıma, hep sonradan...'' diyordu.

Eskiler anlatırdı; çok ihtişamlı bir hayat sürmüş Kemal Bey. Son model arabalar, bitmek bilmeyen yaz tatilleri, bırakılan yüklü bahşişler derken sonunda paralar suyunu çekmiş. Önce en yakınındaki dostları terk etmiş. Şimdi sorsan ''Hiç biri dostum değilmiş,'' diyor. İşte ''Hep sonradan...'' Sonra sadık olan çalışanları gitmiş. Aslında gitmemişler, kendisi azat etmiş onları, başlarının çaresine bakmaları için. Hiç umut görmüyormuş çünkü. Karısı terk etmezmiş bir tek fakat onu da parayı bulunca başka kadınların sevdasına kendisi terk etmiş.

Kimsesi olmayan her adam gibi o da acılarını gizleyen bir maske taşıyordu yüzünde. Gururu el vermiyordu acınacak halde olduğunu dışarıya haykırmaya. Kaybettiğini, zaaflarına yenik düştüğünü bir türlü dili varmıyordu söylemeye. Hissettiklerini anlatacak bir kaç basit kelime ağzının içinde birikirdi de onlara bir türlü özgürlüklerini vermezdi,  Yani, bir zamanların Kemal Bey'i şimdi yalnızca Kemal olarak oturuyordu karşımda. Ben Kemal Abi diyordum. Buradan çıkınca ya toz tanesi ya da bu parça yüzünden kendisini vuracaktı. Aslında sebebi bu tükenmişlik olacaktı ama Kemal Abi bunu asla kabul etmezdi.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder