NIETZSCHE AĞLADIĞINDA BEN GÜLÜYORDUM








29 Eylül 2010 Çarşamba

AŞK ÜZERİNE ÜÇ PARAGRAF

Aşkı anlatmak zor iştir. Herkes hayatında bir kez de olsa aşık oldum sanır. Aslında aşkın gerçekte ne anlama geldiğini ise kimse bilmez. Bu yüzden de herkes kendince farklı anlamlar yükler Aşk'a. Ve böylece o, yazılışı da, telaffuzu da oldukça basit olan üç harfin yaradılış amacını aşarak, kendi mana havuzunda derinlere yolculuğu son bulmamacasına başlamış olur. Herkes abartısız kendince çorbaya bir tutam tuz eker.
Kimilerine göre aşk, Mecnun'un Leyla'sına duyduğu türden biraz delilik barındırmalıdır. Kimilerine göre ise, sevdiği için dağları delmektir. Kimilerine göre bir midye kabuğunda iki kişidir aşk. Kimilerine göre ise, ''Keşke Romeo'nun Julliet'e olan hisleri karşılıksız olsaydı da...'' dedirtircesine platonik olmalıdır. Kimine göre çekirdek bir ailedir aşk. Kimine göre ise, kendi suretidir. Kimine göre tabiattadır aşk. Kimine göre ise, hak yolunun sonundadır. Kimine göre henüz senesi dolmadan heyecanı biten bir oyundur aşk. Kimine göre ise, bir asırdan da öte. Kimine göre, sadece sakızlardaki çocuk ve kızın konuşma baloncuklarına tüm samimiyetinle katılmaktır aşk. Kimine göre ise '' Ulan o kızın gözü yükseklerde sana bakmaz, acı verir '' diyen arkadaşına: '' Olsun abi, bu acı çok tatlı '' diyebilmektir. Kimine göre... Görüldüğü üzere, bu listenin bile, o üç harfe inat alabildiğine uzamaya ne kadar hevesli olduğu, bu mana havuzunun da derinliğine bir işaret olsa gerek.
Aşkı yaşamanın mı yoksa, onu anlatmanın mı zor olduğu aslında tam bir muamma? Acaba, doğru olan manası bu denli derin olan bu konuda kafa yormak yerine, sadece Sezen' in dediği gibi yapmalıda, ''Aşk için ölmeli...'' mi de, mevzuya direk manşetten mi giriş yapmalı? Fakat, sonuç ne olursa olsun aslında yalnızca üç harftir AŞK ve tek haldir AŞK; derinlerde de gizlenmiş olsa, kendini tüm varlığıyla hissettirmişte olsa, hep vardır AŞK.

30.03.2010
   Silivri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder