NIETZSCHE AĞLADIĞINDA BEN GÜLÜYORDUM








25 Eylül 2014 Perşembe

GİRİŞ CÜMLESİ

     Bu hikayenin en zor kısmıydı giriş cümlesi; ''Seni seviyorum'' diye başlamak istedim, fakat zaten başıyla sonuyla tüm hikaye bunu anlatıyordu. Hem o kadar da kolay olmamalıydı. ''Seni seviyorum'' u açalım diye bir ses çalındı kulağıma, ruhumun daha önce hiç keşfetmediğim bir yerinden. Bir süre düşündüm, taşındım. Bir giriş cümlesi olabilecek ve sevginin en emek isteyen aşamalarını düşündüm.

    Örneğin, sevgi biraz özlem barındırmalıydı; oysa ki özlemek acı veriyordu. Elim gitmedi; yazamadım bir türlü.

     Sonra sevgi biraz hayal etmekti; fakat seni daha hayallerime sığdıramazken, kısacık bir giriş cümlesi mi bunu anlatacaktı. Üstüne, ''Bu ne cüret!'' diye kükredi ruhumun henüz keşfettiğim o yeri.

     O halde biraz daha düşüneyim dedim. Derken duvardaki saate takıldı gözüm. Zaman! Doğru ya, sevgi zaman alan bir işti. Zamansızda sevilirdi; tam zamanında da. ''Zamanında çok sevmiştik...'' diye başlardı ellilerinden sonra anlatılan hikayeler. Mesela; En güzel Eylül'de sevilirdi. Gövdesinden ayrılan her yaprağa inat en güzel Eylül'de sevilirdi. Duvardaki saatin içine hapsolmuş zamanın hatırına bekledim bir süre. Ruhumun malum yerlerinden bir ses çıkmayınca başladım yazmaya.

     ''Zamanla seversin diye...'' Olmadı. Çiz. Ne o öyle yalvarır gibi. Bir daha dene!

     ''Evvel zaman içinde kalbur saman...'' Olmadı. Çiz. Masal olursa illa o kötü kalpli cadı çıkagelirdi. Oysa ki, bu sevgide kötülüğe yer yoktu. Bir daha dene!

    ''Zamanında kalkan o gemi...'' Çiz. Olmadı. Gemiye binerse geri gelmez. Şarkısı bile var: ''Turuncu gemi dönmeyecek geri, gözündeki yaşlar niye...'' Ahmet Kaya söylüyor.  Tamam bir daha deneme; yeter bu kadar!

    Boşa zaman harcıyordum anlaşılan. Böyle de bir yere varamayacaktım. Dediğim gibi; bu hikayenin en zor kısmıydı giriş cümlesi. Tıpkı çok sevdiğin birine ''Seni seviyorum'' demek gibi zordu; her şey ortadaydı, sadece iki kelimeydi, söylemesi basit gibi duruyordu, fakat söylemesi imkansızdı. Bu giriş cümlesini yazmakta imkansız gibi gözüküyor.

     Zaten bu da tam anlamıyla bir hikayeye benzemedi.





     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder