NIETZSCHE AĞLADIĞINDA BEN GÜLÜYORDUM








4 Şubat 2013 Pazartesi

ÖLÜM BİZİ BEKLİYORDU ( AJDA'YA SELAM)

     ''Onun gibi olmayı çok isterdim'' dedi kadın. '' Kimin gibi?'' dedi adam. ''Onun gibi işte. Ajda Pekkan gibi'' diye televizyonu göstererek yanıtladı kadın. Adam hafif bir tebessüm ile ''Olamazsın ki'' dedi. Kadın bunu biliyordu o yüzden adamın dediğine hiç bozulmadı ve yanıtladı: '' Biliyorum işte bu yüzden bu kadar çok istiyorum ya. İnsanlar genellikle erişemeyeceği şeyleri daha çok arzularlar.''

     Adam teselli etmeye çalıştı, kadını: '' Onun hayatınında kendine göre zorlukları vardır. Bence göründüğü kadar ışıltılı değil hiç bir Süper Starın hayatı.'' dedi. Kadın, '' Bunu yaşamadan bilemezsin.'' dedi. Adam kadının haklı olduğunu biliyordu ama yinede TV den gördüğü ve gazeteden okuduğu haberleri aklına getirdi. Bir çok yıldızın sönüp sokaklara düşen öyküsü biliyordu. Demek ki orada, zirvede öylece durmak hiç kolay bir şey değildi. İnsanlara kendini sıktırmadan yıllarca dinlettirmek çok zor işti adama göre. Hele de sıradan insanların bile egolarının bu kadar yüksek olduğu bir çağdayken. Yine de kadın'a dönüp, '' Seni dünyadaki hiç bir Ajda'ya değişmem biliyorsun değil mi?'' dedi ve gülümserken kadının yanağına ufak, tutkusuz bir öpücük kondurmayı da ihmal etmedi. Kadın halinden memnundu. '' Biliyorum.'' dedi.

     Adam, kadına uzun uzun bakarken kadın bir den sessizliği bozdu. '' Bugün ün gerçekten hangi gün olduğunu bilmiyorsun değil mi?'' Adamın yüzündeki mutlu ifade birden yerini düşünceli bir hale bürüdü. Gerçekten hatırlamıyordu. Yine neyi unuttum diye geçirirken aklından tanışma yıl dönümleri olabileceğini düşündü. Ama bu saçmaydı daha geçen ay unutmuştu onu. -Bu ayı özel kılan ne olabilirdi?- diye düşünmeye zorladı yorgun aklını. Elinden bir şey gelmiyordu, hatırlamıyordu. Bu yüzden yapacak tek bir şey olduğuna karar verdi. Yalan söyleyecekti. '' Hatırlamaz olur muyum canım'' diye cevap verdi. Kadın cevap vermedi. Cümlesinin devamını getirmesine izin verdi adamın. ''Bugün doğum günün değil mi?'' dedi adam biraz da umutsuzca. Kadın gülümsedi. '' Seksen yaşına geldin hala yalan söylemekten çekmiyorsun değil mi hayatım.'' diye karşılık verdi. Adam gülümsedi ve '' Seni üzmeye dayanamıyorum'' dedi.

     Kadın adamın yaşlı hafızasını zorlamak istemiyordu ve kendi verdi cevabı. '' Bugün ölmek için sözleştiğimiz gün '' dedi. Adam şaşkınlığını gizleyemedi '' O gün, bu gün müydü? Ne kadar çabuk geldi.'' dedi. Kadın: '' Zaman, ölümün ikiz kardeşi derler.'' diye karşılık verdi. Bitkin gözüküyordu ama yinede gözlerinin içi gülüyordu. Adam '' Bak bu kararı verdiğimizde ikimizde çok gençtik. Bunu yapmak zorunda değiliz. Hayat her şeye rağmen yaşamaya değer.'' diye kadını vazgeçirmeye çalıştı.

     Kadın gülümsedi. '' Hayatım daha birer çocukken bir birimize kavuşursak ve 60 yıl sonra hala yaşıyor olursak birlikte ölmeye söz vermedik mi? Ölüm yanına hangimizi alırsa, diğerimiz bu acıya katlanmasın diye bir birimize bu sözü vermedik mi? Ölümüm sana ızdırap vermezmiydi? Yoksa beni o günkü kadar sevmiyor musun artık?  Çünkü, ben seni hala aynı heyecanla seviyorum ve bugün ölsen bu acıyla yaşayamazdım.''

     Adam söylediklerinden pişman olmuştu ama yinede yaşamak istiyordu.'' Elbette seviyorum. Sen benim Ajda Pekkan'ımsın ama yaşamayı da seviyorum. Yeni bir anlaşma yapalım. Eğer birimiz ölürse diğerimiz onu toprağa verdikten sonra yaşamına kıysın. Böylesi daha iyi olmaz mı? Yeni bir anlaşma yapabiliriz.'' dedi siyatik ağrısı henüz azmış olan adam. Kadın, yıllara meydan okuyan gamzelerini ortaya çıkartarak gülümsedi. '' Çok geç aşkım '' dedi. Adam şaşırdı ve '' Ne için ?'' dedi. Kadın yanıtladı. '' Bir saat önce yemekte ikimizi de zehirledim. Senden farklı şeyler duymayı bekliyordum ama bunun bir önemi yok artık. Çünkü ben seni hala seviyorum. Senin de beni sevdiğini biliyorum sadece yıllar bu duygunu biraz azaltmış.'' Adam şimdi pes etmiş şekilde nefes alıp, hızlıca dışarı verdi. Yüzünde belli belirsiz bir gülümseme oluştu. Kadının gözlerine bakarken bir den yere yığıldı. Kadın karşı masada oturan adama doğru koşmaya çalışırken dengesini kaybedip yere düştü. Yerde ağzından köpükler çıkararak bedeni titreyen adama baktı. Gözünden bir damla yaş süzüldü. Nöbet geçirmeye başladı. İkisi oracıkta can verdiler. Hızlı ve pek acı çekmeden.

      Bir yaprak düştü ağaçtan. Bir kedi dama sıçradı. Dışarıda bir kadın çocuğunu azarlayarak eve sokmaya çalışıyordu. Bir araba kırmızı ışıkta dururken yüksek sesle Ajda Pekkan çalıyordu. Hayat o evin dışında bir yerlerde hala devam ediyordu.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder