NIETZSCHE AĞLADIĞINDA BEN GÜLÜYORDUM








22 Ekim 2015 Perşembe

BEN BU GÖZLÜĞÜ BOŞUNA ALMIŞ OLAMAM

     Bugün bankada beklerken iki ay önce gözlük taktığı için aramızda ufak bir sohbet geçen gişe görevlisinin artık gözlük takmadığını fark ettim. Bunu fark etmemi sağlayan da yanında ki gişe görevlisinin gözlük takmaya başlamış olmasıydı. Bazı insanlar kendilerini daha zeki ya da çalışkan hissetmek için gözlük takıyor olmalı diye düşündüm. Oysa gözlük yazdırmak için bir defasında doktora gittiğimde, odaya girmeden önce hemşire, ''Hastayı alalım mı?'' demişti. ''Hasta...'' Kulağa biraz ürkütücü geliyor ama gözlük için bu duruma katlanıyor insan.

     Bir de yazar tutkusudur gözlük. Her yazarın bir gözlüğü olmalı. Kullansa da kullanmasa da olmalı. Bu tıpkı kullanmadığı halde yanında pena taşıyan gitaristin tutkusuna benziyor. Belki de benzemiyor. Bilemedim. Bu duruma daha uygun bir örneğin kafanızda canlandırdığınızı varsayma hakkımı kullanacağım burada. Bir örnek daha bulmaya kafa yormaktan daha kolay çünkü böylesi.

     Neyse, sonra gittim daha önce aldığım gözlüğü buldum. İçimden ''Bu gözlüğü boşuna almış olamam,'' dedim. Takınca da anladım. Uzağı pek göremediğim için almıştım. Yani, şöyle kitap okurken ya da bir şeyler karalarken takamayacaktım. Daha çok araba kullanırken uzaktaki tabelaları daha iyi okumak için takmam gerekiyordu. İşin aslı, tabelaları o kadar uzaktan okumasam da olurdu. Anlayacağınız, durum ile ilgili gerçek pek havalı bir sonuca çıkmıyordu benim için.

     Böylece kabına koyup, bir daha hatırıma gelene kadar yeniden rafa kaldırdım. Böyle işte. Benim bu girişimim ekonomiye can vermek dışında pek bir işe yaramamıştı. İlk heves önemlidir ama.

     Sonuç olarak, bu anlatının iki ana fikrinden bir tanesini siz çıkardınız; gözlük hevesi diye bir gerçek olduğunu. Diğerini de ben söyleyeceğim: O da tatmin duygusunu giderene kadar akıldan çıkmayan o ilk hevese karşı olan zaaflarımız var; girişimcilerin çok işine yaradığı ortada.

     Yani, her koşulda kapitalizmin saflarına geçme eğilimi gösteren arzularımız ile başa çıkamıyor olmamız gerçekten tuhaf bir durum. Anlaması da epey güç. Bir sistem gerçekten onu yaratan insanlardan daha akıllı olabilir mi?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder